PEMBE KURDELE -PINK RIBBON
KANSERE DAİR HİÇ BİR ŞEY PEMBE DEĞİLDİR !
Evlerin bahçelerine ve ağaçlarına bağlanan sarı kurdele aslında yüzyıllardır kadınların uzakta olan sevgililerine, kocalarına sadakatlerinin ve özlemle bekleyişlerinin sembolü olarak kabul edilmektedir. 1973’te hit olan “Tie a Yellow Ribbon Round the Ole Oak Tree” şarkısı ile tekrar popüler hale gelir. Bu şarkıda kadın sevgilisinin cezaevinden çıkmasını beklemektedir. 1979 yılında U.S. İran arasındaki diplomatik kriz sırasında Penney Laingen, İran’da esir tutulan asker kocası için bahçesindeki ağaçlara sarı kurdele bağlar ve bu hareket yayılarak Amerika’da bir akım halini alır.
Bu olaydan 11 yıl sonra AIDS aktivistleri kırmızı kurdelenin AIDS farkındalığının sembolü olarak kabul eder ve 1991 yılında TONY ödülleri sırasında Jeremy Irons sahneye yakasında kırmızı kurdele ile çıkar. Tutkunun sembolü olan kırmızı renk ve umutla bekleyişin sembolü olan kurdele aynı akşam pek çok ünlünün yakasında yerini alır.
Jeremy Irons’ın sahne almasından 3 ay sonra 1991 yılının sonbaharında Susan G. Komen Breast Cancer Foundation meme kanseri farkındalığı ve için koşu düzenler ve katılımcıların yakasına pembe kurdele takılır. Koşan pembe kurdele bu vakfın sembolü haline gelir.
Yukadaki kurdeleler büyük yankı uyandırır ve 1992 yılı The New York Times tarafından “Kurdele Yılı” (“The Year of the Ribbon”) ilan edilir.
1992 yılı başında SELF magazin dergisinin baş editörü meme kanseri farkındalık ayı özel sayısını tasarlamaya başlar. Kadın güzellik ürünleri markaları ile tasarım ve dağıtım konusunda görüşmeler devam ederken Estee Lauder’in ortağı ve başkan vekili olan ve kendisi de meme kanseri olan Evelyn Lauder bu sayıya destek verir. Ama aslında orijinal fikrin sahibi Charlotte Hayley adındaki 68 yaşındaki bir kadındır. 1990 yılının başında-basındaki tantanadan çok önce- kız kardeşi, annesi ve torunu meme kanseri olan Haley elleriyle şeftali pembesi kurdeleler yaparak meme kanseri ile mücadele için farkındalık yaratmaya çalışmaktadır.
Hayley kendi imkanları ile binlerce kart ve kurdele hazırlamış, yerel süpermarketlerde dağıtmış, hatta bu konuda dönemin “first lady”si Dear Abby’ye bile mektup yazmıştır. SELF dergisi Charlotte Hayley ile iletişime geçerek onunla anlaşmak ister. Ancak Hayley yaptığı işin ticari kaygıdan uzak olduğunu, bu nedenle kar amacı güden firmalar ile çalışmak istemediğini belirtir ve şeftali pembesi kurdele konseptinin haklarını vermez.
Ancak SELF çok kararlıdır. Bunun üzerine avukatlar başka bir renk kurdelenin kullanılmasını önerir ve Estee Lauder pembeyi seçer. Seçilen pembe kurdele C.M. Offray and Son Şirketi’nin (olimpiyat madalyalarının kurdelelerini de yapan en büyük kurdele şirketi) en çok sattıkları ve klasik olan ‘150 pembe’-(en sade ve standart pembe) grogren kurdelesidir.
1992 yılı Ekim ayında Estee Lauder kendi kendine meme muayenesini anlatan kartlara iliştirilmiş bir buçuk milyon pembe kurdeleyi mağazalarda ve satış reyonlarında dağıtır. Bu farkındalık hareketi Amerika’da çığır açar ve 1991 ile 1996 yılları arasında meme kanseri konusundaki çalışma ödenekleri yaklaşık dörde katlanarak 550 milyon doların üstüne çıkar.
Peki neden PEMBE?
Bunun cevabını Margaret Welch şöyle veriyor:
“Pembe özünde dişi bir renktir. Pembenin yüzü oyuncu, hayat doludur. Rahatlatıcı, sakinleştirici, stresi azaltan etkisi olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. “Pastel pembe” sağlık veren bir ton olarak bilinmektedir. Bu nedenle; (İngilizce’deki) “in the pink” (çok sağlıklı) deyiminde pembe kullanılmaktadır. Pembe için kötü bir şey söyleyemezsiniz. Başka bir deyişle, pembe kanserin olmadığı her şeydir.”
“Pink is the quintessential female color. The profile on pink is playful, life-affirming. We have studies as to its calming effect, its quieting effect, its lessening of stress. [Pastel pink] is a shade known to be health-giving; that’s why we have expressions like ‘in the pink’. You can’t say a bad thing about it. Pink is, in other words, everything cancer notably is not.”