Fibroadenom
Fibroadenom nedir?
Memenin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. Fibroadenomlar hücrelerden oluşur ve içi sıvı dolu olan meme kistlerinden farklılık gösterir.
Fibroadenom hakkında bilmeniz gerekenler:
Özellikle üreme çağındaki kadınlarda (20-40 yaş) sık görülür. Nadiren daha ileri yaşta da ortaya çıkabilir. Bazı kadınlarda birden fazla sayıda ve her iki memede fibroadenom gelişebilir.
Bazıları sadece ultrasonda saptanırken, bazıları muayene sırasında ele gelir. Elle muayenede düzgün sınırlı, meme dokusu içinde kolayca hareket eden lastik kıvamında kitlelerdir.
Fibroadenomlar kansere dönüşür mü?
Fibroadenomların kansere dönüşme ihtimali yok denecek kadar azdır. Çok çok nadiren kanser öncülü lezyonlar içerebilirler.
Bir kadında fibroadenom saptanması kanser riskini artırmaz. Burada önemli olan fibroadenomu oluşturan hücrelerdeki üreme kabiliyetidir. Öte yandan fibroadenom olarak düşünülen her kitlenin % 5 civarında başka patolojiler olabileceği akılda bulundurulmalıdır.
Muayene veya tetkik sırasında fibroadenom saptanırsa ne yapmak gerekir?
Memede fibroadenoma benzeyen bir kitle saptandığı zaman, hasta detaylı değerlendirilir ve yüksek olasılıkla fibroadenom düşünülüyorsa 6 aylık süreler ile takibe alınır. Eğer kitlede büyüme yoksa ve formu değişmiyorsa 2-3 yıl 6 ay aralıklar ile takip edilir.
Ancak kitlede büyüme görülürse veya kanser şüphesi varsa o zaman kitleden kalın iğne (“trucut veya core”) biyopsisi yapmak gerekir. Kesin tanı hücrelerin mikroskop altında patolog tarafından incelenmesi ile konur. Patoloji sonucuna göre takip veya cerrahi müdahale kararı verilir.
Fibroadenomların gelişmesini önlemek mümkün mü?
Fibroadenomların gelişmesini önlemek mümkün değildir. Ayrıca fibroadenomlara biyopsi yapılması veya cerrahi müdahale ile çıkarılması yeni fibroadenomların oluşması veya kanser gelişmesi açısından risk oluşturmaz. Hasta doktorunun belirlediği şekilde takip edilir.
Fibroadenomlara ne zaman müdahale edilir?
Takipler sırasında hızlı büyüyen, şekil değiştiren, sınırları düzensiz olan, meme dokusu içinde hareket etmeyen, 25-30 mm’nin üzerine çıkan veya biyopsi sonucunda kesin olarak fibroadenom tanısı konulamayan 35 yaş üzerindeki hastalardaki kitlelerin çıkarılması önerilmektedir.
Cerrahi girişim ile çıkarılan kitlelerde en sık rastlanan fibroadenom dışı patolojiler filloides tümörler, intraduktal papillomlar veya diğer iyi huylu tümörlerdir.
Fibroadenom tanısı kesin olsa bile hastada fiziksel deformite, rahatsızlık veya stres gelişmişse müdahale yapılabilir.
Cerrahi dışı tedavi olarak kriyoablasyon ve ultrasonografik ablasyon gibi teknikler bazı hastalarda uygulanabilir.
Memede saptanan her kitleye cerrahi müdahale yapmak doğru değildir. Gereksiz yapılan her müdahalenin hastada fiziksel ve psikolojik stres oluşturacağı, maddi ve kozmetik kayıplara neden olacağı unutulmamalıdır.
Duktal Ektazi
Duktal ektazi nedir?
Duktal ektazi ya da periduktal mastit denilen durum memedeki süt kanallarının genişlemesi ve duvarının kalınlaşması ile oluşur. Menopoza yaklaşan kadınlarda daha sık görülmekle birlikte menopozdan sonra da görülebilir.
Tanı nasıl konulur?
Tanı genellikle başka meme problemleri nedeniyle alınan biyopsi sırasında konur. Bazen yapışkan yoğun kıvamlı, yeşil renkli ya da siyaha yakın koyu renkli meme başı akıntısı görülebilir. Bunun nedeni süt kanallarında dökülen hücreler ve duvar kalınlaşması nedeniyle oluşan tıkanıklıktır. Bazen meme başında hassasiyet ya da kızarıklık gelişebilir. Kronik inflamasyon (yangı) nedeniyle meme ucunda içeri çökme hatta memede ele gelen sertlik görülebilir. Bu durum meme kanseri ile karışmasına neden olur. Meme kanseri ihtimalini elemek için bu şikayetleri olan her hastanın mamografi, meme ultrasonografisi ve meme biyopsisi ile değerlendirilmesi gerekir.
Nasıl tedavi edilir?
Duktal ektazi şikayeti olmayan hastada tesadüfen saptandığı zaman tedavi gerekmez. Bu hastalarda kanser riski diğer kadınlara göre daha fazla değildir. Bu nedenle özellikli takip gerektirmez. Rutin kontroller yapılır.
Hastada ağrı, kızarıklık, şişlik ve hassasiyet gibi şikayetler varsa antibiyotik tedavisi başlanması, ılık kompres uygulaması rahatlama sağlar. Eğer uygun tedaviye rağmen hastanın şikayetleri devam ediyorsa problemli süt kanalını içeren bölgenin cerrahi olarak çıkarılması en son baş vurulan tedavi yöntemidir.